29 Mart 2009 Pazar

nil kıyısında

kendime buldum bi Garip Adam
üstüme gelme yine bozuk kafam
kaderim mi garip ama gercegim mi
ya da öyle garip degilde garibim mi
yok ama belli olmaz
kollarını sararsın sarılmaz
ona güven olmaz
seversin taparsın oralı olmaz
o hali inanılmaz
egersin bükersin kırılmaz
yok ona ulaşılmaz
şu alemde tek kalsam o benim olmaz
yok ama belli olmaz
kollarını sararsın sarılmaz
ona güven olmaz
seversin taparsın oralı olmaz
o hali inanılmaz
egersin bükersin kırılmaz
yok ona ulaşılmaz
şu alemde tek kalsam o benim olmaz

Ne Garip Adam
Ne Garip Adam
Ne Garip Adam
öpsem anlamam
tatsam anlamam
baksam anlamam…

Nil Karaibrahimgil'in son albümü Nil Kıyısında'yı dinledim. Yeniden Nil'i kendime inanılmaz yakın hissettim. Şansıma sanırım hep bunalıma girdiğim anlarda çıkardığı albümler ve sanki benim için yazdığını düşündüğüm şarkıları... Bu aralar kendimi sorgulayıp duruyorum acaba bende mi sadece bu sorun diye. Hayatımda hiç bir albümü ilk dinlediğimde beğenemiyorum. Sonradan alışıyorum, öyle sevebiliyorum. Sosyal çevrede de böyleyim sanırım insanları tanıyorum, uzun süre sevemiyorum, alışamıyorum sonrasında bırakamıyorum biraz yedeğe atıyorum özleyince tekrar ortaya çıkartıyorum. Müzik zevkim, ilişkilerimle bağlantılı sanırım...

aşk

Ask....
Yüzmeyi bilmeden bizi attiklari deniz.
Ask;söhretten,servetten,kudretten ve hatta hikmetten daha hayirli kismettir.

Ask ve Iman...
Birbirlerine benzerler.
Gercek asiklarin ve gercek dindarlarin sebeplere ve kanitlara ihtiyaci yoktur.
O aklimizca degil gönlümüzce bilinendir.O yasanandir,anlasilan ve anlatilan degil.
Askin sözü ancak bos bir gönüle gecer.
Evet ancak bos bir gönlün efendisidir akil;efendili bir gönlüm ise kölesidir.
Askta akil susar;delilik konusur.
Sanat,Dyonisius ile Apollon'un mücadelesidir derler.
Ask ise Dyonisius'un zaferidir.


Askin Mantigi yoktur....
Beni acitabilmek icin önce nereye vuracagini cok iyi bilmelisin.
Nereye vuracagini bilmek icin beni tanimalisin.
Beni cok iyi taniyabilmek icin sevgilim olmalisin.
Sevgilim olman icin seni cok sevmeliyim.
Yani?
Yani seni cok seversem;beni acitabilirsin.
Eee?
Ne ee'si?....Ayriliyoruz.

Ask ne kadar siddetliyse,ayriliklar ve kavgalar da o denli siddetli olur.
Hic kavga etmeyen asiklar mi?Birbirlerini degil ebeveynlerini bulmuslardir.
Askta huzur mu?Sadece bir atestir,bicaktir,nal sesleridir.Tehlikelidir
Ölüm doludur.Ama olaganüstü güzeldir.Ortacaglar kadar güzeldir.
Siradaglar kadar güzeldir.Dortnala kosan atlar kadar güzeldir.
Daglar...Gökler ve atlar...Haykirarak birbirine kavusan ordular.
Ve bütün ihtisami ile ortacaglar.Ask iste bunlarin bulustugu yerdir

Büyük bir ask her zaman bir rastlantidir.
Iliski ise siparis edilir.Satin alinir.Hak edilir
Hatta calinir.Ama ask sadece bulunuverir.Birdenbire...
Ask her zaman haber vermeden gelir ve hazirliksiz yakalar.Cünki ask bir suvari baskinidir.
Ne oldugunu anlamadan kargasanin ortasinda buluverirsin kendini.Savas naralari,nal sesleri arasinda.
Silahsiz,korumasiz ayaklarin ciplak...Ve parlar aniden bir kilic üzerine.
Bir tek darbeyle alir canini.Bir at basi secebilirsin sadece hayal meyal sagrisi ter kan icinde,
agzi köpük,kulaklari dik,burun delikleri kocaman acilmis
Süvarisi kim?
Niye simdi?
Ve niye sen(ben)?...

Aska iliski diyorlar..
Kimler?
sevgi budalalari,terapistler,Shirley McLain'ciler.

Asiklar ne diyor?...
Bir carpisma diyorlar.
Yirtici diyorlar.
Ölümlü diyorlar.

Büyük ve gercek bir asktan beklenen son,her zaman bir faciadir.
Böyle bir ask ya bir cinayetle bitmeli ya da bir intahar.
En iyisi bunlarin birlikte gerceklesmeleridir.
Hos,asiklar icin cinayet ve intahar zaten ayri seylerdir.
Geriye her zaman bir tek ceset kalir
Yegane asklar yarim kalmis asklardir.
Sonsuza kadar süremeyecegini bilerek yasadigimiz bir ask daha uzun sürer.

Ne kadar sürer?...
Kim bilir,belki de sonsuza kadar sürer.

Bir Ömür Boyu Ask...
Ya bir ömür boyu degildir;ya ask degildir.

Bir Gecelik Ask...
Ya bir gecelik degildir,ya da ask degildir.

Insanlar ne gariptir Yarabbi!
Yine de herkes israrla ya bir gecelik yada bir ömür boyu asklar pesindedirler.
En hizli yatistirici sekstir.
En etkin sakinlestirici ise kisa ve kücük bir ask.

AHMET ALTAN

(aşkla ilgili nadir paylaşımından, geçmişten kalan)

başlangıçlar...


İfade yeteneğimin bu kadar güçsüzleştiği bir dönem yok sanırım hayatımda. Ne okuyorum, ne yazıyorum artık. Öyle mal gibi yaşıyorum denir ya...Yeni uğraşlar bulmaya çalıştığım bu dönemde sanırım yaptığım en mantıklı hareket blog yazmak…
Tabi bundan önce bunalımımın geçmesi için 2 gün boyunca kuaförden sadece uyumak için çıkıp kendim üstümde yaptığım çeşitli değişikliklerden sonra yine özüme dönsem de kuafördeyken geçici süreyle mutluydum. Alışverişte yaptım belki 5 yıl boyunca ödeme zorluğu çekebileceğim çok ama artık kadınsal geçiştirmelerden çok daha fazlasına ihtiyacım vardı, bunalımım bunlardan fazlasını hak edecek kadar ağırdı.
Yazarak rahatlamak istiyorum artık, stresimi atmak. Alkol, okul, vizeler vs beni epey yordu bu dönemde. Bide üstüne aşk acısı modu bu bünyede çekilmiyor. Alışık olmadığım binlerce duyguyu aynı anda yaşadım çünkü 1 ay içinde. Sevdim, ağladım, mutlu oldum, pişman oldum, kıskandım, nefret ettim, utandım, tiksindim, kendimden usandım… neyse ki artık yeniden yazmaya başladım ...

rüzgar gülü ve pervane


Rüzgar gülü ve pervanenin hikayesiydi bu… Karışık döngüler içindeydi ikisi de, rüzgar nereye çekse oraya dönerdi yönleri… Pervane uçmaktan, rüzgar gülüyse sıradanlıktan yorulmuştu. Arayışları, özlemleri vardı bir şeylere, kaybedildiğini düşündükleri şeylere…özellikle rüzgar gülü masumdu ama dünya onun için çok acımasızdı, umduklarıyla buldukları bir olmamıştı hiçbir zaman.
Bir gün bir hayal kurdu rüzgâr gülü; bir pervane istedi hayatına, onun hayatını değiştirmesini istedi, hayaller kurdu, rüyalar gördü pervaneyi yaşattı sıradan hayatında…
Pervane hayallerde bile çok hızlı yaşıyordu, rüzgâr gülü ne yaparsa yapsın onu durduramıyor, ona yetişemiyordu bile… Bir gün pervanesini buldu; rüzgâr gülü tam da beklediği gibiydi her şey; yaralı bir pervaneydi bulduğu…
Rüzgar gülü mutluydu istediği olmuş özlediği, hayal ettiği şeye kavuşmuştu. Fakat pervane hızıyla yıprattı rüzgar gülünü söyledikleri, yaptıkları canını acıttı… Rüzgar gülü yine de sabretti onunla daha fazla olabilmek için, onu kaybetmemek için sabretti.Pervane olanları hiç anlamadı yada anlamaya çalışmadı.Rüzgar gülü yorulmuştu artık; görmekten kaçındığı gerçekleri görmek zorunda kaldı. Rengini bile yitirmişti artık. Mutluluğu tatmış ama sabırsız davranmış ve bencilliği yüzünden pervanenin hayatından çıkmasına neden olmuştu. Beklediği istediği herhangi bir şey yoktu aslında pervaneden… Sadece hayatında olmaktı istediği nasıl ne şekilde olduğu önemli değildi onun için. Tüm söylenenlere, pervanenin yaptıklarına rağmen vazgeçememişti. Beklentisiz, karşılıksız, masum sevdi… Pervane canını daha da yaktı; üzülebileceğini düşünmeden, onun kadar güçlüymüş sanıp kırdı farkına bile varmadan…
Rüzgar gülü sonunda masalında yaşamaya devam etti çünkü o rüzgarda savrulabildiğince güçleniyordu, pervanesi olmadan da…

28 Mart 2009 Cumartesi

haYat

Hayatta hep bir yerlere çarpmak gerekirmiş meğer.
Bir dönüm noktası varmış herkesin hayatında. Aşk yaşamalıymış herkes, acı çekmeli. Heyecanlar aranmalıymış, farklı insanlarda farklı tatlar. Duygular yönetirmiş herkesi. Asla yapmam denmemeliymiş hiçbir zaman. Acıyı severmiş insanoğlu, mutluluktansa… Sevilmeliymişiz; sevmekten daha güzel bir duyguymuş sevilmek. Her şeyi kaldırabilirmişiz, susabilirmişiz, ezik de yaşanabilirmiş.
Aciz olmak da, anlamamak da güzelmiş, tuhaf hislermiş ama hayat daha eğlenceliymiş aptallar için. Hassas da olunabilirmiş, duygusal da. En duygusuz, en güçlülere bile duygusal denebilirmiş. Herkes verdiği kadar alırmış her şeyi hayattan. Evreni güçlüler, güçlüleri aptallar yönetirmiş. İnsanlar kolaylıkla kandırılabilirmiş. İnsanları tanımak için kısa bir anda yeterliymiş. Hayatın tadını çıkarabilmek için acılar çekmek gerekirmiş. Zekilerin işi zormuş diğerlerinden. Biliyorsan, anlıyorsan hayat çok zormuş. Masumiyet yokmuş hiç kimsede inanç yokmuş. Bu zorunlu bir yolculukmuş, sonunu tanrının belirlediği. Ucuzmuş herkes, her şey, her duygu.
Gitmekmiş zor olan kalmak değil. En çirkini bile güzel görebilirmiş seven insan. Karşılıksız sevgiymiş güzel olan, o senin değilken sevmek. Bağlanmak kolaymış, bağlamaktan. Hüzünlü bakışlarmış asıl anlamlı olan. Görmekle bakmak arasında çok fark varmış meğer. Odaklanmak çok zormuş, dürüstlük çok zor… Kime kötüysen o gelirmiş sana, kime iyiysen o gidermiş. Şarkılarda ağlanırmış, resimlerde içi acırmış insanın. Sevdiğinin başkasının olması çok zormuş, sabredebilmek çok zor. Teselli olmak imkânsızmış, için acırken gözlerin ağlayamazmış.
Sevmek hiç kolay değilmiş. Sevdiğinin sözlerini kaldırabilmek, her şeyini çekebilmek, bırakıp gitmesin seni diye her şeye evet demek çok zormuş. Karşında korkunç şeyler söylenirken onları duyduğunda ölmek isterken yanında kalabilirmişsin sadece sevdiğin için. Her şeye katlanabilirmişsin… Tiksinsen de duyduklarından, gördüklerinden susabilirmişsin...