6 Mayıs 2009 Çarşamba

ne desem

Sevdim, nefret ettim...Uff bi gecede ne kadar derin ama çirkin şeyler hissettim.İmkansız geldin, umut oldun ben yine de vazgeçmedim sevdim.Ne salak saçma duygular ki bunlar, ben yaşamayı haketmedim. Uzaklaştıkça geldim, gördükçe utandım, ben yine de vazgeçtim. Bağlandım körü körüne istedim vs.
Kimdin, kimdim ki hakettim?
İstedim, bekledim, neydim, nedendi?
Anlamadım?
Sıkıldım...

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Hayatımın hiçbir döneminde benimle olamayan melankolik tutumlar 3 aydır ne yapsam peşimi bırakmıyor... Sevgi, saadet yalanlarından sıkıldım artık.Kimse söylemesin bana bunları. Eyvallah aşıksan aşıksındır da neyin ispatını kime yapmaya çalışırsın ki anlamam. Mesela bende bu dönem inanılmaz sadakat sahibiyim ama bunun başlıca nedeni bekarlığa alışmamdan olsa gerek. Sevgilim varken huzursuz oluyorum çünkü sadakat beni boğuyor ve istiyorum ki az da olsa bir action katmalıyım. Ama şuan öyle mi kim gelse pişman oluyor bu kendime sadık herkese kapalı kozalı kızdan... Bana birşeyler oluyor. Kimseleri beğenememe kabullenememe... Bu kızı yeniden büyütüp eski haline döndürmem gerek, yoksa kaçarak hayat geçmez...

30 Nisan 2009 Perşembe

ben değil bu dünya

Düşündüğümde bir çok şeyi hala sana binlerce küfür ve sevgi sözcüğü geçiyor içimden...Sen hata yapmazsın ki ben birşeyleri kötü yaptığımda cezalandırırsın belki diye pollyanna bir dünyada yaşıyorum.Başka sorunlarım olsa takarmıydım bu kadar seni diyorum. Hayır yapmazdım sanırım.Sen dönüm noktam oldun değişimin başlangıcı, büyüme sebebim...
Ben zor da olsa yaşıyorum...
Tek merakım acaba düşünüyor musun herhangi birşeyi, üzülüyormusun yada...
Hiç sanmıyorum ama olsun istemezdim de diyemiyorum, ilişki, konuşmak, birşeyler yaşamak değil de önemsenmek önemli olsa gerek...
Ben ne olursan gel edasındayken, kim olursan kabullenemem tavrı; üzdü, acıttı beni.
Aşk değilse de özel, güzel duygulardı sahtelikler dünyasına fazla duygular...
Sen gittin ben sahte yaşamaya devam ettim.

27 Nisan 2009 Pazartesi

hala güzel hakkında konuşmak senin

Özlem ne kadar yakınsa özlenen o kadar uzakta…Arabesk yaşıyorum uzun zamandır. Özlüyorum, bekliyorum… Bazen nefret ediyorum, bazen de aşka geliyorum. Başkalaşmış, yaşanmış, unutulmaya yüz tutmuş acıları kendimce yaşatmaya çalışıyorum. Virane gibi öylesine yaşıyorum. İstiyorum, dokunmak, sarılmak, öpmek… Yapamıyorum… Teselliyi alkolde buluyorum, onu dost seçiyorum çaresizliğime, yalnızlığıma ama ben yine de seni özlüyorum… Çevremi izliyorum; yaşananları, istenenleri vs. Hiç bir şey dolduramıyor küçük yaşanmışlıkların dayanılmaz boşluğunu. Edebiyat yapıyorum seni doldurmuyor, arabesk yapıyorum tırnağın olamıyor. Gün geçtikçe değişiyor, olgunlaşıyorum… Jazz dinliyorum acımı dindirsin diye. İsyan ediyorum içimden her şeye… Dışavurumun güçlüğümü kavrayıp ben yine üzülen oluyorum, (yıllarca üzen olduktan sonra) bana en çok da o koyuyor. Di’li geçmiş zamanda kalmasın istiyorum hiç bir şey değersiz olmasın istiyorum hiç kimse. Olmuyor, ben yine seni düşünüyor, ilk kezmiş gibi ağlıyorum. Taze kalsın istiyorum her şey. Acım da sevincim de canlı dursun sen ol hayatımda hüznünle sevincinle istiyorum. Dimdik bir aşk yaşamak istiyorum çaresiz kalmak değil istediğim. Hala çok güzel seni anlatmak, senden bahsetmek, unutamamak…

“hala çok güzel hakkında konuşmak senin,
bir beyhude çabasına daha girişmek seni methetmenin,
sana küfretmenin
hala çok güzel hakkında konuşmak”
Yılmaz ERDOĞAN

Sana bağırmak geliyor içimden yada seni sevmek olmasan da yanımda…
Yalvarmak istiyorum kal benimle diye, haykırmak istiyorum seni sevdiğimi herkese…
Yapamıyorum sevilmeyeceğimi bile bile koşulsuzca sadece istiyorum…
Kozanı çıkarmak istiyorum yaklaşmak, ama tensel değil bu yakınlık duygusal tamamen…
İçini dökmeni istiyorum meraklarımı dindirmeyi, içim daha da çok acısın istiyorum belki de ama sana yakınken olsun bunlar…
Yapamıyorum…
Tenine dokunamıyorum, sesini duyamıyorum, tartışamıyorum, şarkılarımız olmuyor artık bizim kavgalarımız olmuyor…
Ben sadece seni özlüyor, istiyor, bekliyorum…

26 Nisan 2009 Pazar

bugün yine anlattım seni, içim acıdı yeniden, ilk günkü gibi tazeledim duygularımı... Sonunda düşündüm ne kadar çok hata yapmışım ki ben. Komik, şaşırtıcı, tanıtamamak mı, tanıyamamak mı, bence hiç biri değil zamanı yakalayamayıp, geçmişte yaşamak...